EDEBÎ METİNLER
Olay Çevresinde Gelişen Edebî Metinler
1- Anlatmaya Bağlı Edebî Metinler
Roman
Yaşanmış ya da yaşanması mümkün olayları kişi, zaman, mekan ve olay unsurlarına bağlı olarak anlatan metinlerdir.
– Kahramanlar oldukça detaylı tanıtılır.
– Olaylar ayrıntılı ve geniş şekilde anlatılır.
– Romanın yapı unsurları olay, zaman, mekân ve kişilerdir.
– Romanın yapı unsurları hikâyeye göre daha ayrıntılı ve uzun anlatılır.
– Yaşanması mümkün ya da yaşanmış olayların yanında tamamen hayal ürünü konular da anlatılabilir
– Romanlar konularına ( macera, tarihi, psikolojik…) ve etkilendikleri akımlara (realist, romantik, natüralist…) göre sınıflandırılabilir.
Dünya edebiyatında Roman
– Rabelais, Gargantua adlı eseriyle roman türünün ilk örneğini vermiştir.
– Modern romanın ilk örneği Cervantes’in Don Quijote ( Don Kişot) adlı romanıdır.
Türk Edebiyatında Roman
– İlk yerli romanımız Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-u Talat ve Fitnat adlı eseridir.
– İlk Çeviri romanımız Yusuf Kamil Paşa tarafından Fransız yazar Fenelon’dan tercüme edilen Telemak ( Telemaque) adlı eserdir.
– İlk edebî romanımız Namık Kemal’in yazdığı İntibah’tır.
– İlk tarihi romanımız Namık Kemal’in Cezmi adlı eseridir.
– Edebiyatımızdaki ilk realist roman Recaizâde Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası’dır
– Edebiyatımızdaki ilk psikolojik roman Mehmet Rauf ‘un Eylül’üdür.
– Edebiyatımızdaki ilk köy romanı Nabizâde Nazım’ın Karabibik’idir.
-Batılı anlamda ilk romanımız Halit Ziya’nın Mai ve Siyah adlı eseridir.
Hikâye (Öykü)
Yaşanmış ya da yaşanması mümkün olayların romana göre çok daha kısa şekilde anlatıldığı metinlerdir.
– Hikâyenin yapı unsurları(olay, zaman, mekân, kişiler) romana göre daha az ayrıntılı ve kısa anlatılır.
– Hikâyelerde genelde bir ana olay kısa şekilde aktarılır.
– Kişiler yaşamlarının bir kesiti içinde anlatılır. Kişi(ler) derinlemesine ele alınmaz.
– Hikâyenin yapı unsurları olay, mekân, kişi ve zamandır.
Dünya Edebiyatında Hikâye
– Dünya edebiyatında hikâye türünün ilk örneği Boccaccio’nun Decamoren (Hikâyeleri) adlı eseridir.
Türk Edebiyatında Hikâye
– Ahmet Mithat Efendi’nin Letâif-İ Rivâyât adlı eseri de edebiyatımızda ilk hikâye örneğidir.
– Samipaşazade Sezai’nin Küçük Şeyler adlı eseri edebiyatımızda Batılı anlamda ilk hikâye örneği olarak kabul edilir.
– Muhayyelât (1796-1797/Giritli Ali Aziz Efendi) ve Müsameretnâme ( 1871-1875/Emin Nihat) hikâye türüne geçişin ilk örnekleri sayılmaktadır.
Hikâye Türleri
1) Olay Hikâyesi / Klasik Vak’a Hikâyesi: Bu tarz hikâyenin dünya edebiyatındaki ilk örneklerini Fransız yazar Guy de Maupassant verdiği için Maupassant tarzı hikâye olarak da bilinir. Bu tür hikâyelerde olay ağırlıklı bir anlatım vardır. Hikâyenin serim, düğüm ve çözüm bölümleri belirgindir. Okuyucunun merakı ön planda tutulur. Türk edebiyatında Ömer Seyfettin ilk temsilcisi olarak kabul edilir.
2) Durum Hikâyesi / Kesit Hikâye: Bu türün ilk örneklerini Rus yazar Anton Çehov verdiği için Çehov tarzı hikâye olarak da bilinir. Okuyucuyu heyecana sürükleyen olaylar yerine hayatın bir kesiti konu edinilir. Bu tarz hikâyelerde çoğu zaman bir son yoktur. Serim, düğüm ve çözüm planlamasına uyulmaz. Türk edebiyatında bu tarz hikâyenin önemli temsilcileri Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal’dır.
3) Modern Hikâye: İlk olarak Franz Kafka’yla ortaya çıkan bir hikâye türü olarak değerlendirilir. Ancak bazı eleştirmenler tarafından ayrı bir hikâye türü olarak değerlendirilmemektedir. Diğer hikâye türlerinden farklı olarak daha kapalı bir anlatıma sahip olması ve asıl gerçeğin ya da anlatılmak istenenin saklanarak anlatıldığı hikâyeleri ifade eder. Anlatılmak istenen gizlendiği için olağanüstülükler ya da rüyalar sıkça yer alır, bu tarz hikâyelerde. Bu tarz hikâyelerin asıl mevzusu toplumsal yozlaşma, bireysel karamsarlık üzerinedir. Dünya edebiyatında Franz Kafka; Türk edebiyatında ise Haldun Taner bu hikâye türüne öncülük etmiştir.
4) Minimal Öykü/ Küçürek Hikâye/ Çok Kısa Hikâye: Çok Kısa hikâyede, ya dramatik bir olay aracılığıyla veya insanların yaşamlarından kısacık anları göstererek okuyucunun bazı kazanımlar elde edebileceği şekilde anlatım yapılır. Kısa, yoğun ve çarpıcı bir anlatım vardır. Bu tarz hikâyelerde belli bir ölçüt yoktur. Yani kimine göre kısa öykü 55 sözcükle sınırlıyken kiminde bu sayı 300- 1000’e kadar çıkabilir. Kelime sayısına göre kendi içinde özel olarak isimlendirilenler de vardır. Şiirle düzyazı arası bir tür olarak da değerlendirilir. Türk edebiyatında Ferit Edgü bu türün başarılı örneklerini vermiştir. Orhan Veli’nin kimi şiirleri de kısa hikâye olarak değerlendirilir.
Masal
Çoğunlukla halkın düş gücünün bir ürünü olan, kuşaktan kuşağa sözlü kültürle aktarılan kahramanları ve olayları genellikle olağanüstü nitelikler taşıyan anlatım türüne masal denir.
– Masallar çoğunlukla bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde… gibi tekerlemelerle başlar.
– Kahramanlar olağanüstü özellikler gösterir.
– Yer ve zaman belirsizdir.
– Olağanüstü olaylar anlatılır.
– Kahramanları arasında devler, cüceler, ejderhalar, hayvanlar vb. yer alabilir.
– Masallarda milli ve dini motiflere yer verilmez.
– Masallarda –miş’li geçmiş zaman kullanılır.
– Masallarda iyiler ödüllendirilir kötüler cezalandırılır.
– Grimm Kardeşlerin Masalları (Alman edebiyatı), Andersen Masalları (Danimarka edebiyatı) dünya edebiyatının tanınmış masal derleyenleridir.
– Türk edebiyatında Eflatun Cem Güney masallarımızı derlemiştir.
Fabl
Fabl kelimesi, söylem veya hikâye anlamına gelen Latince fābuladan gelir. Fabl, ahlaki olan veya bir ders veren kısa kurgusal hikâyelerdir. İnsanlaştırılmış hayvanları, nesneleri veya doğanın parçalarını ana karakterler olarak kullanır ve bu nedenle fantezinin bir alt türü olarak kabul edilir.
– Didaktik şiire benzer özelliktedirler.
– Ahlaki ders ve öğüt verme amaçlanır.
– Kişileştirme (Teşhis) ve Konuşturma (İntak) sanatı kullanılır.
– Herkesin anlayabileceği açıklıkta anlatılır.
Halk Hikâyesi
Türk edebiyatında 16. yüzyıldan itibaren görülen, genellikle aşk ve kahramanlık konularını işleyen ve âşıklar tarafından söylenen hikâyelerdir.
– Olaylar nesir (düzyazı) duygular ise nazım (şiir) biçiminde söylenir.
– Genellikle anonimdirler.
– Bu hikâyeler fasıl-döşeme-olay-dua bölümlerinden oluşur.
– Kahramanlar tek yönlüdür.
Mesnevi
Mesnevi bir Divan edebiyatı nazım şeklidir. Ancak hikâye anlatmaya uygun bir tür olması ve bu nazım şekliyle birçok manzum hikâye örneği bulunduğu için mesnevi de anlatmaya bağlı edebî türler içerisinde değerlendirilir.
– Her beyti kendi içerisinde kafiyeli olan mesnevi oldukça uzun bir nazım şeklidir. Bu sebeple olay anlatmaya müsait bir türdür.
– Mesnevilerde aşk, kahramanlık, savaş, ahlâk, dinî-tasavvufî öğretiler gibi konular sıklıkla işlenmiştir.
– Mesneviler Divan edebiyatı içerisinde bugünkü roman ve hikâye türünün görevini görmüştür.
Efsane (Mit-Mitos)
– Olağanüstü olayların ve kahramanların anlatıldığı en eski edebî türlerden biridir.
– Eski zamanlarda nedenleri henüz bilinmeyen doğa olaylarını açıklamak amacıyla oluşmuşlardır.
– Doğa olaylarının sebepleri insan benzeri çeşitli tanrılara ya da olağanüstü yaratıklara atfedilmiştir.
– Efsaneler ele aldıkları konulara göre; yaratılış efsaneleri, tarihi efsaneler, dinî efsaneler ve olağanüstü kişileri konu alan efsaneler şeklinde ayrılır.
Destan
Çoğunlukla tarih öncesi dönemlerde yaşanmış gerçek bir olaya dayanan ve toplum bünyesinde gelişip serpilerek çeşitli eklentilerle süslenen, anonim ve sözlü gelenek içerisinde yer alan ürünlerdir.
– Toplumların tarih öncesi dönemleri hakkında bilgi verir.
– Kahramanları olağanüstü özellikler sergiler.
– Destanlar manzum eserlerdir (yani şiir biçiminde düzenlenmişlerdir).
– Destanlar Doğal ve Yapma destanlar olmak üzere ikiye ayrılır.
– Kahramanlık, savaş, göç gibi konuları anlatır.
– Ulusları derinden etkileyen olayları işler.
Manzum Hikâye
Şiir biçiminde yazılmış anacak bir olaya dayalı olarak ilerleyen metinlerdir.
– Şiirdeki gibi kafiye ve ölçü kullanılır.
– Olay, kişiler, zaman ve mekân gibi unsurlar vardır.
– Daha çok ders verme amacıyla yazıldıklarından didaktik metinlerdir.